Hıdırellez ya da Hıdrellez : Hıdırellezde o seneyi uyuyarak veya verimsiz geçirmemek için gün boyu uyunmaz.Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu sayılarak kutlanmaktadır.[1] Hıdırellez günü, Gregoryen takvimi (Miladi takvimi)ne göre 6 Mayıs, eskiden kullanılan Rumi takvim olarak da bilinen Jülyen takvimine göre 23 Nisan günü olmaktadır. 6 Mayıs’tan başlayıp 4 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım’dan 5 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 5 Mayıs günü gecesi kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelmektedir.
Kızıl Öbek Türbesi : Burada manevi şahsiyeti yüksek birinin yattığına inanılır ve yağmur duasına buraya çıkılır. Hemen aşağısında Ekmek Gayurduğunun Düz denen yerde de uyuyan kişilerin uyurken nezaman uyanmak isterlerse o saatte uyandırıldığına inanılır.
Termeğü Çizme : Vücutta çıkan isilik benzeri kızarıklıkların etrafında arpa gezdirerek okuma işlemi. Bu işlem el almış kişiler tarafından gerçekleştirilir. Bu işlemde 15 arpa kullanılır. Arpayla kızarıklığın etrafı çizilerek duası okunur. Bu işlem çarşamba ve cumartesi günleri yapılır.
Yel Yakma : Ağrı tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Yel yakan kişi el almış olmalıdır. İşlemde ateş yakılır, ateş kor olunca ersün denilen el aleti ısıtılır ve ağrıyan yer üzerinde duaları okunarak gezdirilir.
Kurşun Dökme : Nazara karşı kurşun dökme, halk arasında yaygın olarak uygulanan bir gelenektir. Tarihi çok eskilere dayanır. İlk olarak ne amaçla yapıldığı, tam olarak bilinmese de kötü ruhları, uğursuzlukları kovmak için yapıldığı düşünülmektedir. Kurşun Dökme Şaman geleneklerinden kalma bir adettir. Şamanlar bu işleme “Kut Dökme” anlamına gelen “Kut Kuyma” adını vermişlerdi. İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan kaldırmaya yönelik olarak, çok eski dönemlerde uygulanan sihir kökenli bir uygulamaydı. Kurşun dökme, kötü takıntılardan kurtarma yöntemlerinden biri olarak kullanılmış ve günümüzde de Anadolu’da halk gelenekleri arasında yerleşik ve zengin bir şekilde yaşamaya devam etmektedir. Bu işlem, genellikle ocak adı verilen yerlerde ve nazarı tedavi etme gücüne sahip (izinli, el almış) olduğunu iddia eden kişilerce yapılmaktadır. Ocak, babadan anadan oğlana, yada kıza “el vermek” suretiyle aktarılabilmektedir. Bu ocakların nereden, nasıl geldiği bilinmemektedir. Silsile yoluyla aktarılmış bir anlayıştır. Ocakta bu işlemleri yapan kişiler izinli sayılır. Sadece kurşun da dökmezler. Şifa adına her işlemi yaparlar. Video İçin Tıklayın
El Verme : Halk arasında, termeğü çizme, nazara karşı okuma, kurşun dökme güçlere sahip olduğuna inanılan kimselerin, bu güçlerini başkalarına devretmelerine de denir.
Kalbur Yuvarlama : Yine eski Türk adetlerinden olan kalbur yuvarlamada; köylüler yokuştan aşağı kalburu (elek)yuvarlar, kalbur düz düşerse o senenin bereketli geçeceğine, ters düşerse kurak geçeceğine delalet ettiğine inanılır.
Yağmur Duası : Bahar mevsimi yağışsız geçerse mayıs ayında yağmur duasına çıkılır. Duaya çıkmadan bir hafta önce çocuklar göde göde oynar. Kadınlar Erenlerin gaşta kurban keseler. Sonra yağmur duası için Gızıl Öbeğin Gaştaki Türbeye çıkılır kurban kesilir, taşlar okunur (taşlaar tesbih niyetine kullanılır; yaklaşık 70bin taş hocalar arasında bölünerek okunur) okuma bittikten sonra dua yapılır. Duadan sonra okunan taşlar Kara Pınardaki göle atılır ardıdan taşı götürenler içinde anasının ilk çocuğu olan kişi göle atılır.
Arife Günü Dikiş Dikilmez : Arife günü özellikle çocuğu ölen anneler dikiş dikmez; sebebide ölen çocuğun cennette su taşıdığına ve anne eğer eline iyne alırsa çocuğun su taşıdığı kabın delineceğine inanılır
Arife Günü Bitki Koparılmaz : Arife günü hiç bir şekilde cana kıyılmaması gerektiğine inanıldığı için yeşillik koparılmaz.
Çömlek Çevirme : Çömlekte su 3 kere kaynatılır. Kaynatılan su ile bebek 3 kere yıkanır. Eğer su yetmezse ömrün kısa; su artarsa ömrün uzun olacağını gösterdiğine inanılır.
Mezar Taşına Yatırma : Zayıf ve hasta olan bebeklerin mezar taşına yatırılır. Bebek eğer ağlarsa yaşayacağına ağlamazsa öleceğine inanılır.